Yetişkin Psikoterapi Sürecinde Duygusal Yaşantılar

Yetişkin psikoterapileri üzerinde yapılan araştırmalar farklı terapi türlerinin farklı sorunlarla çalışırken etkinliği ile ilgili zengin bir bilgi kaynağıdır, ancak bu araştırmaların çok azı terapinin sadece başında ve sonunda değil, süreçte ne olduğuna daha yakından bakma fırsatı sağlar.

​ Psikoterapi süreci, özellikle de uzun dönemli psikoterapilerde, danışan ve terapistin ilişkisi zemininde geçmişin, bugünün ve geleceğin şimdiki anda karmaşık bir biçimde kendisini ortaya koyduğu ve tam da bu nedenle basit ve ölçülebilir öğelere ayırarak çalışmanın çok güç olduğu bir alandır. Ancak, terapinin sonunda sorulan “Ne işe yaradı ya da yaramadı?” sorusu, terapinin yöneliminin ve teknik müdahalelerin ötesinde, süreçte “Ne oldu? Ne deneyimlendi?” sorusuna işaret etmektedir. Uzun dönemli psikoterapilerde hem terapistler hem danışanlar yoğun duygular, kendilerini şaşırtan, sevindiren ya da korkutan deneyimler, dönüm noktası olarak tanımlayabilecekleri anlar yaşamaktadır. Bu anların süreçte ne olduğu sorusuna ışık tutabileceği düşünülmektedir.

Bu doğrultuda, bu projenin temel amacı yetişkinlerle sürdürülen uzun dönemli psikoterapi süreçlerinde nereden yola çıkıldığını, yol boyunca neler yaşantılandığını ve nereye vardıldığını betimlemeye çalışmaktır. Bunun için İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Merkezi’ne psikoterapi için başvurmuş ve araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul etmiş danışanlar ile terapistleri süreçlerinin başında ve sonunda şikayetleri, işlevsellikleri, duyguları ve ilişkileri ile ilgili anketler ve her seansın sonunda da o seansta neler hissettikleri ile ilgili kısa bir form doldurmaktadır. Bu veriler yetişkin psikoterapi sürecini tanımlayan genel eğilimler, terapist ve danışanların duygusal yaşantıları arasındaki ilişki ve süreçte yaşantılananların terapinin etkinliği ile ilişkisi açısından değerlendirilecektir.

Danışan-Terapist Etkileşiminin Mikroanalizi

Psikodinamik / psikanalitik terapilerde, her ne kadar konu çoğu zaman danışanın iç dünyası olsa da, süreç oldukça ilişkisel bir biçimde ilerlemektedir. Danışanın ve terapistin kurduğu iletişim kendi öznelliklerinin ve birbirlerinde canlandırdıkları karşılıkların bir bileşimi olarak düşünülebilir. Her seansta bu iletişim bir zaman-mekan çerçevesinde gözlenebilir hale gelmektedir; her diyalog ile terapist ve danışanın karşılıklı etkileşimine bir kapı aralanmaktadır.

Danışan-Terapist Etkileşiminin Mikroanalizi projesi, psikanaliz seansları analist ve analizanın izni ile kaydedilmiş bir analiz sürecini karşılıklı etkileşim perspektifinden çalışmayı hedefler. Bu seanslar Psikanalitik Araştırma Konsorsiyumu’nun izni ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoterapi araştırmaları Laboratuvarı ile paylaşılmıştır. Bu proje kapsamında, eğitimli kodlayıcılar analistin ve analizanın her söylediğini şimdi-ve-burada perspektifinden içerik, derinlik, duygusal varlık, farkındalık ve direnç boyutları üzerinden değerlendirmektedir. Bu klinik gözlemlere göre analist ve analizanın birbirlerini hem doğrudan diyaloğun bir sonraki adımında hem de seansın ilerleyen aşamalarında nasıl etkilediği incelenecektir.